|
|
|
Üzerime devirip dağ gibi hüzünleri
Böyle çekip gitmek var mıydı
Var mıydı böyle bitirmek
Hani söz vermiştik birbirimize
Kaç zaman geçti aradan
Sen yoksun...

Sana sığındığım geceler
Alevleri gökyüzünde
Bir kumsal ateşiydi günahları yaktığımız
Ve kan rengi şarapla yıkanmış
Bir hasret şimdi göğsümüze taktığımız
Bilirim dönmeyeceksin artık
Uzun zaman oldu
Belki çoktan unuttun
Adın kaldı soğuk duvarlarında odamın
Bir veda o geceden aklımda kalan
Ben vurgun yemiş bir yaralı
Gemiler bana taşır bütün aşk yorgunlarını
Sen yoksun ...

Hayatımın ilkbaharında tanısaydım seni
Yasak umutlara ve acılara inat
Buruk bir şarap tadında olsaydı sevdamız
Yıllandıkça güzelleşen
Ve sen şiirler okusaydın geceleri
Saçlarımı okşarken
Ellerimi tutsaydın ansızın
Yüreğim eriseydi gözlerinde
Yansaydım ateşinden
Sen ağlasaydın mutluluktan
Ben ölseydim...

Yalnızca beni sevdiğini bilseydim
Seviyorum deseydin
Bi kere söyleseydin
Yanmazdım
Yanmazdım böyle çekip gitmeseydin
Bir veda o geceden aklımda kalan
Bir günah, belki yasak
Yanımda olsan şimdi, hiç konuşmasak
Ağlasak bin kere pişman olsak
Sonra yine bozsak yeminleri
Sarılsak sımsıkı
Öylece kalsak ...
Gittin ...
Kimbilir kaç deli sevda sığdırdın yüreğine
Işığa üşüşen pervaneler gibi sardılar seni
Körkütük aşkların ortasına düştün
Yalanların pençesine...
Belki birgün, bir gece
Dar bir vakitte belki
Hiç beklemezken seni gelirsin diye
Ben hâlâ burdayım
Sen yoksun !
LANET OLSUN ...

|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|